(Bu yazı yerli otomobil projesini destekleyenlere veya bu konu hakkında hiç düşünmemiş olanlara yazılmıştır.)
Kardeşler, canlarım, ciğerlerim; yerli otomobil projesine karşıyım, fakat sakin olun ve devam edin.
Alman ajanı falan değilim. Ben de sizler gibi bu vatanın evladıyım. Orta halli bir ailenin, bir Antepli babanın bir Zonguldaklı annenin çocuğuyum. Sizler gibi yer, giyinir içer yabancı filmlerde İstanbul denince heyecanlanır, otobüste yaşlı ve çocuklulara yer veririm. İlkokula mavi önlükle gittim, lisede okuldan kaçtım ve hepiniz gibi ben de keşke bu ülkenin üretebildiği yerli malı bir otomobilimiz olsaydı diyorum. Neden olmadığı konusunda bildiğim bazı şeyler var.
Sanayileşme hamlelerimizin hepsi bu hamlelerin altında bilimin, aklın ve planın yattığını gösteriyor. En ileri teknoloji üretimi tarihimizin en büyük sanayi büyümesi 1934-1938 yılları arasında 1. Beş yıllık sanayi planı sayesinde yapmışız. Halk yalakalığı ile değil, planlı programlı biçimde. Asya mucizesi gibi, yılda ortalama %12 büyüme. Bu demek oluyor ki 6 yıl içinde sanayi hasılatımız %100 artmış. Bu yıllarda kurulan fabrikalarda mühendislik yapan kahraman mühendislerimizin hepsi bu ülkenin aydınlık üniversitelerinin öpöz bu vatanın çocuklarıdır. Hepsine çok şey borçluyuz. Var olsunlar. Hepsi de o günün teknolojik imkanlarını sonuna kadar zorlayan aklı ve bilimi rehber edinen pırıl pırıl beyinler. Daha sonraları 60’lı yıllarda ODTÜ’nün efsane rektörü Kemal Kurdaş var olsun, O’nun ve öğrencilerinin sayesinde bugün yerli malı beyaz eşyalarımız var.
Demek ki sanayileşmek bu beyinler sayesinde oluyor. Bu beyinler de köklü ve planlı işleyen bir eğitim sistemi ile mümkün.
Gelelim otomobil hayalimize.
5 babayiğit elini taşın altına soktu ve yerli otomobil için düğmeye bastı. Şimdi bu babayiğitler mi babayiğit yoksa bu memleketin halkı mı babayiğit bir bakalım.
Yapılacak otomobil 130 yıllık bir teknoloji olan içten yanmalı motor teknolojisine sahip olacak. Üretildiği anda 100 yıldır bu konuda uzmanlaşmış Avrupa, ABD ve Uzak Asya’nın otomobil devleriyle yurtiçinde mücadeleye girişecek. Yani Türk halkı bu arabayı satın alacak ki, yerli araba hayalimiz sürebilsin ve gelişsin. Teknolojide en iyi ihtimalle çağa yaklaşabilecek olan bu otomobili bu halk neden talep edecek?
Çünkü fiyatı yabancı otomobillere göre ucuz olacak. Ama nasıl ucuz olacak?
Çok basit, devlet desteğiyle…
Yeni kurulan bir endüstrinin başlangıç maliyetleri son derece yüksektir. Fabrika kurulumu için gereken yatırım maliyetleri, AR-GE giderleri, altyapı yatırımları bu tip büyük sanayi endüstrileri için yüksek risk barındırır. Bu sebeple bu tip endüstriler kurulduğu andan itibaren devlet desteğine ihtiyaç duyarlar. Aksi halde rekabet gücü zayıflar üretim durur. Şöyle anlatalım, Toyota Corolla kalibresinde bir arabayı yeni kurulan bir endüstri Toyota’dan daha pahalıya üretir. Çünkü genç endüstri Toyota’nın bugün katlanmadığı birçok maliyete katlanmaktadır. O halde bu babayiğitlerin arkasında Türkiye Cumhuriyeti devleti kapı gibi duracak ki maliyetlerin bir kısmını bu babayiğitler devletin sırtına atabilsin. Öte yandan devlet, yabancı otomobildeki vergiyi arttırırken yerli otomobilden vergi almayacak ki yerli otomobilimiz yurtiçinde tercih edilsin. Bu destek ne demek? Daha fazla halkın sırtına vergi demek daha fazla borç demek… Varlık fonumuz bile Çin’den 5 milyar borç alırken…
Öte yandan varsayalım ki bu fikir tuttu ve yurtiçinde devlet desteğiyle otomobil ayakta kaldı, bu durumda halkımız yurtdışından otomobil almayacak ki buna yabancı otomobil firmalarından çok bizim Maliye Bakanı üzülür. Bugün yurtdışından bayi karıyla beraber 100.000 TL’ye gelen ithal arabadan hazineye 180.000 tl para kalıyor. Yanlış okumadınız. Yurtiçinde 280.000 TL’ye satılan bir otomobilin 180.000 TL’si ÖTV, gümrük vergisi, TRT payı ve KDV’den oluşuyor. Bu yerli otomobil fikri bu yüzden de hazineyi zorluyor. Bu ne demek? Bu da halka daha çok vergi demek…
Ha dersiniz ki “Yahu kocaman otomobil firması kuruluyor onlar vergi vermeyecek mi?” hem yerli hem milli… hemen sakinleşin, onlardan vergi alamayız, çünkü vergi aldığımız takdirde rekabet güçleri azalır. Bu maliyete katlanamazlar. Nedeni için önceki paragraflara bakınız. Bakın inşaat sektörü alarm veriyor diye 2017’de Cengiz İnşaat’ın 422 milyon tl kurumlar vergisini almadık. Bu babayiğitlere neler vermeyiz.
Yani yurtiçinde devlet desteğiyle başka bir ifadeyle bizim vergilerimizle ayakta kalabilecek bir otomobilden bahsediyoruz, peki yurtdışında? Bunu hiç sormayın çünkü yurtdışında bu arabanın ekstra ayrıcalıklar olmadan ayakta kalması için sadece fiyatta değil teknolojide rekabet etmesi şart. İşte geldik asıl probleme.
Pisa verilerinde son baştan sayılan bir ülkede, kendi dilinde okuduğunu anlayamayan bir gençlik yaratan eğitim sistemiyle, “ODTÜ yıkılsın, üniversite açılsın” diyen pırıl pırıl İnönü Üniversiteli’lerle, organik hoşaf projeleriyle, evrimi kaldıran müfredatla, üniversitelerin kapısına konan aydınlanmacı hocaların yerine şeytanla mücadele eden doçentleri getirip hangi teknoloji yoğun üretimi gerçekleştireceksiniz? Fen liselerinin içini boşaltıp, imam hatip liseleri açarak mı teknoloji yoğun üretim yapacaksınız? Dünyanın ilk 500 üniversitesi içinde tek bir Türkiye üniversitesi olmadığını biliyor muydunuz?
Bu ülkenin evlatlarının suçu değil bu! Öğrenciyi, taşrayı kalkındıracak müşteri gözüyle bakan her ile üniversite açmayı kalkınma sayan bu hükümet utansın. Biz utanmayalım…
Buraya kadar yerli otomobilin maliyetlerinden bahsettik, gelelim faydalarına… burası biraz daha kısa sürüyor maalesef.
Her şey yolunda gitti, canımızdan can gitti ve 3 yıl içinde bir yerli otomobil ürettik. Yurtdışına satamadık ama yurtiçinde kapış kapış gidiyor. Elimizde en çok 10 yıl içinde eskiyecek olan bir içten yanmalı motor üretim teknolojisi olacak. Yabancı elektrikli motor üretimini yaygınlaştıracak ve biz yine elektrikli otomobilleri ithal etmeye başlayacağız. Bu kafayla gidersek 40 yıl sonra halk dalkavuğu bir lider çıkacak ve elektrikli otomobil üretecek babayiğitleri açıklayacak.
E peki reis bunu bilmiyor mu?
Bilmez olur mu? Fakat dert yerli malı bir Toyota yaratmak değil ki… Şu anda AKP Genel Başkanı tamamen partisinin ve tabanının konsolide olmasına yoğunlaşmış durumda. Yerli otomobile de böyle bakın, otomobil 3 yıl içinde yürüsün yeter. Gerisini Almanya düşünsün… Uçuyoruz muhteremler…
E ne yapacağız? Yerli otomobilimiz olmasın mı?
Olsun elbet. Ancak gerçekten olsun… Devlet desteğiyle halkın sırtına binmiş vergilerle babayiğitleri zengin ederek değil. Gerçekten en ileri teknolojiyi kullanıp yurtdışında göğsümüzü kabartacak otomobilimiz olsun.
Peki nasıl yerli otomobilimiz olacak?
Laiklik sadece sosyal/politik bir mesele değil aynı zamanda ekonomik bir meseledir, öncelikle bunu anlamış bir iktidar kurarsak yerli otomobilimiz olur. Çünkü sorun yapısal, başka hiçbir reçete tedavi etmez. Bu topraklarda laikliğe rağmen kalkınma olmaz. Okuma yazma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor diyen adamcığı YÖK üyesi yapan bir anlayış teknoloji yoğun üretim yapamaz, zaten öyle bir derdi de yoktur.
Eşitlik, özgürlük, kardeşlik yerli otomobilin formülüdür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder