İşim gereği bir çok ile gidip üniversite mezunları veya mezun adaylarına iş ve kurum sınavlarına hazırlık için Maliye ve Para/Banka dersi veriyorum. Tabii bu durum bana hem memleketin pek çok ilini görme hem de bu pek çok ilin "okumuşlarını" tanıma şansı veriyor. Ne zamandır da biriktirdiğim anıları bir tarafa yazasım var. Bu yazı belki de başkaca yazılara vesile olur.
Bu zamana dek, derslerde yaşadığım tecrübeleri özel dialogları hariç tutarak yakın çevremle paylaşıyorum. Çünkü benim durumum biraz tuhaf... Şöyle ki, üniversiteye yeni başlamış alan bilgisi yetersiz öğrencilerle akademisyen sıfatıyla değil, lisans eğitimlerinin sonuna gelmiş mezun veya mezun adayları ile anlatıcı sıfatıyla muhatap oluyorum. Bu sebeple bu işe başladığım birkaç yıl öncesine kadar beklentim biraz yüksekti. Ne de olsa karşımda iktisat veya maliye bölümü mezunları vardı ve artık mesleğe atılmaya hazır durumdaydılar. Ancak zaman içinde deneyimleyerek fark ettim ki, memleketin "iktisadi ve idari bilimler fakültelerinde" öğrenciler öğrenme namına çok az şey yaşıyorlar.
İl ve üniversite isimleri bende saklı kalsın, zaten bahsettiğim, ülkenin geneline ait bir durum ve katiyen tek başına "Türk eğitim sisteminin mağduru olan öğrencilerin" suçu değil. Çünkü 4 yıllık lisans eğitiminde yazılı sınavı yasaklayarak bütün sınavları test haline getiren fakülteler gördüm. Dolayısıyla bu fakültenin mezunları eğer ki özel bir çaba içine girmiş değillerse hem okuduğunu anlamakta hem de düşündüğünü ifade etmekte elbette zorlanıyorlar.
Buna rağmen ülkenin atmosferi ile de ilgili olarak son derece politikler. Bu politiklik kutuplaşmadan kaynaklı son derece utangaç dile geliyor fakat İİBF mezunu olmanın verdiği cesaret de yok değil.
1-2 sene evvel yeni girdiğim bir sınıfta Maliye dersinin içeriğini (biraz da ilgi çekecek biçimde) tanıttıktan sonra teneffüse çıktık. Öğrenci arkadaşlardan biri yanıma gelerek;
- Hocam, benim bu konulara ilişkin çok ilgim var. Kendimce fikirlerim de var, dedi.
Ben böyle şeyler duyunca tabii ki mutlu oluyorum. Ne kadar hoş, peki ne gibi fikirler bunlar diye sordum.
- Hocam kapitalizm çok kötü, komünizm de çok kötü. İkisinin arası bir ekonomik model sizce nasıl olur?
- Nasıl mesela?
- Hocam tam olarak Türkiye'nin ki gibi, bir yandan özel sektör var ama öte yandan kapitalizme kafa tutan bir devlet var.
Böyle anlarda eskiden dumura uğrayıp cevap vermeye çalışıyordum. Artık böyle bir uğraşım yok. Bu tip durumlarda genellikle "neden olmasın" diyorum. Ancak biraz da hatıra biriktirme merakımla bazen karşımdakini konuşturmayı seviyorum.
- Peki Türkiye kapitalizme nasıl kafa tutuyor? Ne yapıyor bunun için?
- Hocam sonuçta kapitalizm islamiyete düşman bir sistem. Türkiye'de hem özel girişim var, hem de örneğin baş örtüsü ile üniversiteye girilebiliyor. Mesela Türkiye müslüman ülkelere yardım ediyor, Irak'ta o kadar müteahhitimiz var. Kapitalist ülkelerin hiç biri müslüman ülkelere yardım etmiyor, edemez de zaten, işin doğasında islam düşmanlığı var sonuçta...
Böyle cevaplar karşısında ne diyeceğimi şaşırıyorum. Neresinden tutmam gerektiğini kestiremiyorum. Hafif bir sessizlik oluyor. "öyle tabii" diyebiliyorum yalnızca... Siz olsanız nasıl cevap verirdiniz bir düşünün. :)
Yazının sonuna bir kitap tavsiyesi ekleyelim, hoşluk olsun.
Ha-Jong Chang --> Kapitalizm Hakkında Size Söylenmeyen 23 Şey
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Faiz Haram mıdır?
Derslerde devlet borçlanmasını anlatırken öyle zorlanıyorum ki... Söz illa dolanıyor ve faizin neden yükselip alçaldığına, faizin nedenlerin...
-
Öncelikle beni bu yazıyı yazmaya iten haber başlıklarını sizinle paylaşayım. 1. Bakan Berat Albayrak Yeni Ekonomi Programı'nı açıklark...
-
İktisat Tarihçisi Samuelson enflasyonu şöyle tanımlıyor. "Enflasyon, saçı gür bir kişinin 5 liraya traş olurken saçı döküldükten so...
-
Mali anestezi nedir? Mali anestezi vergi ödeyen kişilerin vergi ödediğini farkına varmaması sorunudur. Sağlıklı işleyen bir vergi sistemin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder