"Enflasyon, saçı gür bir kişinin 5 liraya traş olurken saçı döküldükten sonra 10 liraya traş olmasıdır"
Bu haliyle fiyatlar genel düzeyindeki artışlar, kişiler tarafından anlamlandırılamaz. Kişiler fiyatları yalnızca maliyetiyle hesap etmek eğilimindedir. Bu sebeple örneğin berber fiyatlarındaki zammı fırsatçılık olarak nitelendirirler. Öyle ya, berberin maliyetinde nasıl bir artış olmuştur. Halbuki berber sunduğu hizmete zam yapmazsa kendi reel geliri enflasyon karşısında erir. Dolayısıyla önemli mal sepetlerindeki artış, doğrudan bütün piyasaya intibak eder. Bu haliyle enflasyon bir fasit döngüdür.
Peki bu durumun vergi gelirleri üzerindeki yansıması ne olacaktır? Bu soruyu cevaplandırabilmemiz için vergilendirme sürecini kısaca bilmemiz gerekir. Vergilendirme süreci 4 aşamadan oluşuyor. Bunlar
1. TARH: verginin hesaplandığı aşama
2. TEBLİĞ: hesaplanan vergi borcunun mükellefe bildirildiği aşama
3. TAHAKKUK: Verginin ödenebilir olduğunun vergi dairesince tespit edildiği aşama
4. TAHSİL: Vergi borcunun ödendiği aşama.
Dikkat ederseniz, vergi borcu doğduktan sonra vergi borcunun ödenmesine kadar belli biz zaman geçmektedir. Örneğin bir sermaye şirketi 2018 yılındaki kazancın Kurumlar Vergisini 2019 Nisan ayında öder.
Ancak paranın bir zaman değeri bulunmaktadır. Bu süre içinde yaşanan enflasyon paranın alım gücünü düşürecektir. Dolayısıyla kişilerin ödediği verginin reel değeri de bu süreçte yıpranır. Bu duruma TANZİ ETKİSİ veya Tanzi-Olivera etkisi adı veriliyor.
Yani enflasyon yalnızca hanehalkına ya da firmalara zarar vermiyor, aynı zamanda devletin gelirlerini de yıpratıyor. Öte yandan aynı devletin yaptığı harcamalar da enflasyon yüzünden nominal olarak artacaktır. Örneğin, artık cumhurbaşkanlığı'nın elektrik, ısınma giderleri daha pahalı hale gelmiştir. Bunun da bütçeye olumsuz yansıması olur. Enflasyon yüzünden kamu harcamalarındaki bu tip bir görünüşte artışa da TERS TANZİ ETKİSİ adı veriliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder