Havalimanı, Cargill ve şimdi de Anı Tur...

Havalimanı, Cargill ve şimdi de Anı Tur işçileri... Bu son mu? Elbette değil. Çünkü içinden geçtiğimiz ve henüz başında olduğumuz kriz devlet borçlarından veya bankacılık sektöründen kaynaklanan ve dış kaynak ihtiyacı çözüldüğünde bitecek bir kriz değil. Türkiye Ekonomisi her 1 dolar büyümek için yaklaşık 2 dolar borç almak zorunda kalan, tarım da ve sanayide can çekişen, ithalata bağımlı kılınan bir ekonomiye dönüştürüldü.

Bir memleketin parası evvela o memlekette gerçekleşen üretimle güçlenir. Varsayalım ki piyasada tek bir mal üretiliyor olsun. Mesela elma... 100 kg elmamız var, dolaşımdaki para da 100 tl. Bu durumda 1 kg elma kaç para olacaktır? Elbette 1 tl.

Bu model üzerinden ekonominin gerçek yanı olan üretimi arttırırsanız paranın alım gücü artar. Mesela 100 kg. değil de 200 kg. elma üretirseniz elmanın fiyatı 50 kuruşa düşer. Öte taraftan üretimi azaltırsanız, mesela 100 kg. değil de 50kg elma üretirseniz, elmanın fiyatı 2 TL oluverir. Gerçek olan üretimdir. Para ile ilgili konular ise meselenin sanal boyutudur.

Ekonomistler konuşur, faiz der, döviz kuru der, enflasyon der. Bir çoğu haklıdır da, ancak bunlar sanaldır. Gerçek üretirken dökülen alın terindedir. Elmanın miktarını arttırabiliyor musun yoksa elman azalıyor mu?

Alın terinin hakkını verebiliyorsan işte o yurt yaşanacak yurttur. 28 Eylül 2018 günü Gelir İdaresi Başkanlığı bu ülkede en çok vergi borcu olan 100 kişinin toplam vergi borcunun 30,5 milyar TL olduğunu açıkladı. Bu rakam 6 milyon asgari ücretlinin alnının teriyle kazanıp daha ay başında hiç geciktirmeden maaşından kesilerek ödediği vergiye eşit. Şimdi emek sahipleri için bu yurt yaşanacak bir yurt mudur?

6 milyon kişi 100 kişiden daha mı az değerlidir?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Faiz Haram mıdır?

Derslerde devlet borçlanmasını anlatırken öyle zorlanıyorum ki... Söz illa dolanıyor ve faizin neden yükselip alçaldığına, faizin nedenlerin...